Hepimizde günlük yaşamda gerek duyduğumuz zaman ulaşabildiğimiz normal anılarımız mevcuttur -geçmişteki bildiklerimizi kullanmamız gibi. Örneğin, genellikle bilgisayarda beğenilen web sayfalarına nasıl erişileceğini hatırlamak zor değildir. 12’ye 3 eklemeyi, araba çalıştırmayı, arkadaşların isimlerini, iyi bir manavın ya da sevilen bir restoranın yerini hatırlamak zor değildir. Bu, zihinde hoş olmayan şekilde yanıp sönen yani rahatsız edici bir anı bilgisi değildir. Normal anılar ihtiyaç duyulduğunda ortaya çıkar, diğer zamanlarda arka planda durur. Travmatik anı olarak adlandırılan anılar ise farklıdır. Geçmişteki travmatik anının bitmemiş bir parçası tetiklenir ve sıklıkla güçlü bir “şu an” gerçekliği algısı ile baştan sona yeniden deneyimlenir. Geçmişin bir şekilde yeniden yaşanması -duygular, bilişler, duyumlar, görsel imgeler- genellikle her psikoterapi danışanının güncel sorununun ana unsurudur.
Travma, geçmişte yaşanan rahatsız edici bir olaya ait anının bir işlevsel hata olarak kişinin anı ağında “şimdi” gerçekleşiyor gibi depolanması ve kişinin anı ağlarında bu anıyı ansızın yeniden yaşamasına sebep olan doğal bir bilgi işleme hatasıdır. Çünkü olay o kadar korkunç ve kişinin önceki yaşam deneyiminin o kadar dışındadır ki, kabul edilemez ve anlaşılamaz veya bazen kişiyi rahatsız edici anıyı tamamıyla algılamadan ve işlemeden alıkoyan bir savunmanın varlığı nedeniyle bilgi işleme sistemi başarılı olmayabilir.
Travma anısının “yeniden yaşantılama” boyutu ayırıcı bir özelliğidir. Travma zamanında gerçekten olan; bireyin deneyiminden kısmen ya da tamamen ortaya çıkan geçmişe dönük görsel imgelerinin, kendiliği hakkındaki olumsuz düşüncelerinin, duygularının, beden duyumlarının veya davranışlarının beklenmedik bir şekilde bilince dalıcılığıyla hatırlatma tetiklenir. Olay 50 yıl önce olmuş olsa bile yeniden oluyormuş ya da az önce olmuş gibi hissedilebilir. Olay; çok yoğun, çok kötü, çok tehdit edici ve o kişinin dünyadaki benlik duyusuna bütünleşmesi için kişinin deneyiminin çok ötesinde olduğu için o anda yeterli işleme veya çözümleme olmamıştır.
Örneğin, geçmişte yaşanan cinsel bir travmanın ardından kişi arkadaşlarının, ailesinin ve onu seven partnerinin desteğini almıştır. Olaydan sonra hayatına devam da etmiştir. Kendisinin iyi ve değerli bir insan olduğunun da farkındadır. Bütün bunları bilir. Ancak, ne zaman çok sıcak, destekleyici ve güvenli bir sevgili kendisine belirli bir şekilde dokunacak olsa, çözülmemiş travmatik anısı yeniden harekete geçer ve bu kişi bir kere daha kısmen ya da bütünüyle cinsel saldırıyı yeniden yaşar. Bu iki düşünce aynı beynin içinde de olsa, travma materyali kişinin şimdinin güvenlik duyusu ile bağlantı kuramaz. Kişinin farkındalığında bir engel vardır. Bu güvenli ve değerli Kendilik durumu ile saldırıyı “yeniden yaşama” durumu arasında bir engeldir. EMDR terapisinin yaptığı güzel şey, engeli kaldırarak danışanın geçmişteki acı ile şimdiki anın olumluluklarını ve güvenliğini birleştirmeye başlamasını sağlamaktır.
Çözülmemiş travma adeta kişinin tehlike-uyaran sisteminin ayarını bozar. Dikkat, çoktan olmuş korkunç şeyi önlemeye odaklanmıştır ve bu odak şu anki beklenmeyen tehlikelere karşı korumak için gereken esnek dikkati bastırır. Travma geçirmiş kişilerde genellikle sabit bir “tetikte olma” duygusu vardır ve tehlike olasılığına karşı rahatsız edici bir şekilde uyanıktır. Bu aşırı tetikte olma iyi anları mahveder, gerilim oluşturur, uykusuzluğa yol açar ve kontrol edilmesi çok güç olan duygular nedeniyle kişinin öz-yeterlilik duygusuna zarar verir.
Çözülmemiş bir travmatik anı gelecek örüntüsünü çarpıtabilir. Umut etme eksikliği ya da buna pek bir kanıt olmasa da geleceğin geçmişteki acıların bir tekrarı olacağı korkusu bulunabilir.
EMDR terapisinin hedefi kelimenin dar anlamıyla, sadece izole bir anı değildir. Travmatik olay, işlevsel olamayan bir şekilde depolanırsa, sadece geçmişin hatırlanmasında değil, aynı zamanda şimdiki anın algılanmasında ve gelecek öngörüsünde de çarpıklık olacaktır. Şimdiki an algısındaki çarpıklık aslında insanların telefon açıp terapistten randevu almasına en sık yol açan nedendir. Bu nedenle EMDR’yi sadece rahatsız edici anılar için uygulanan bir tedavi olarak görmek doğru olmaz.
EMDR ile rahatsız edici bir anı etkinleştirilir ancak onaylanmayan bilgiyle eşleştirilirse (örneğin şimdiki anın güvenliği, erişkin bakış açısı) o anı daha sonra geçmiş ve şimdiki anın doğru bir şekilde kavranmasıyla yeniden pekiştirilebilir. Bu gerçekleştiğinde, daha önceden görülmeyen bağlantılar daha görünür hale gelir. O deneyimin içindeki birçok çelişkiyi saptamak ve uzlaştırmak mümkün olur ve bu da berraklık ve tamamlanma duyumu ile sonuçlanır. Geçmişe ait korku ve tehlike ile şimdiki an güvenliği arasındaki çelişki uzlaştırılabilir. Geniş terapi sürecinde, içerideki ayrı, bağlantısı kopmuş kendilik durumları arasındaki deneyimler bir kalp, bir beyin ve bir çekirdek Kendilik olduğunun kavranmasıyla uzlaştırılabilir. Bu uzlaşımsal gerçeklik, çoğu insanın normal ve doğru olduğuna katıldığı geçmiş ve şimdiki an algısıdır. Bu görüngü daha sonra, terapide birçok olumlu sonucun oluşmasını kolaylaştırır.
Kaynak: Knipe Jim, EMDR Alet Çantası, Universal Dil Hizmetleri ve Yayıncılık, Kasım 2020, İstanbul
Copyright © 2024 Psikolog Gülşah ÖNCÜ - All Rights Reserved.
Powered by GoDaddy
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.